OpenAI, Kasım 2022’de tanıtıldığından bu yana yapay zekâ sürekli yenilenerek hayatımıza girmektedir. ChatGPT-5’in gelmesiyle birlikte, bu teknolojinin daha da geliştiği görülmektedir. İnsanlar yüzyıllar boyunca gelişmeye ve geliştirmeye devam etti. Şimdi ise yeni bir dünyanın kurulmakta olduğunu gözlemliyoruz. Peki biz bunun neresinde olacağız? Bu sorular aklımızı kurcalarken, bir yandan da hiç bilmediğimiz bir anda hayatımıza giren “yapay zekâ” gerçeğiyle karşılaşıyoruz.

Artık insanlar Google’a girmiyor; birçok arama motoru varken sorularını yapay zekâya yöneltiyor. Eskiden yapay zekâ dediğimizde yalnızca kısıtlı bilgiye sahip uygulamalar aklımıza gelirken, şimdi ise OpenAI şirketi her alanda sorulan sorulara, özellikle sağlık alanında, daha doğru ve özlü cevaplar verdiğini 7 Ağustos’ta yaptığı lansmanda testlerle göstermiştir. İnsanlarla konuşabilen, sorunlarımıza çözüm arayan, aile ilişkilerimizden iş hayatımıza kadar öneriler sunan, hatta tüm yaşamımızı yönlendirebilen bir model haline gelmesi, bizim de bunu kabul etmemizi sağlamaktadır.

“Yapay Zekânın Korkutuculuğu”

Artık dünyamızda insanların yerine yapay zekâ robotlarının kullanılacağı, onların da duygulara sahip olacağı konuşulmaktadır. Korkutucu olan, insanların sesini, görüntüsünü ve tüm algoritmalarını kullanarak bir insan gibi davranabilecek olmalarıdır. ABD ve Çin gibi gelişmiş ülkelerde, yapay zekânın yeni sürümleriyle birlikte insanlara ihtiyaç kalmayacağı yönünde ciddi teoriler ortaya atılmaktadır.

Yapay zekânın bir diğer korkutucu yanı ise yeni savaşlar çıkarma potansiyelidir. Güçlü ülkelerde yapay zekâ geliştikçe, daha fazla kâr elde etmek için kullanılabilir ve bu da yeni savaşlara yol açma ihtimalini artırır.

İlerleyen yıllarda yapay zekâyı kontrol etmek çok zor olacaktır. Bizim de onun bizi kontrol etmesini engellememiz gerekecektir. Ancak üreticiler, bu korkutucu gerçeklikle yapay zekânın nasıl kontrol edileceğini henüz kesinleştirememiştir. Yeni güncellemelerle birlikte dünyada büyük eşitsizlikler ortaya çıkacaktır. Özellikle OpenAI ve Anthropic gibi büyük şirketler milyarlarca dolar kazanırken, milyonlarca insan işsizlikle mücadele edecektir. “Robotlar insana zarar vermez” cümlesi artık geçerliliğini yitirmekte, şirketlerde bile “agent” kullanılmasıyla gelecekte insana hiç ihtiyaç kalmaması ihtimali insanlık için bir felaketi işaret etmektedir.

Yapay zekâ, yeni güncellemelerle birlikte büyük şirketleri bile dolandırabilecek güce sahip olmuştur. Kurulmakta olan yeni dünya düzeninde, bu korkutucu gerçeklikle başa çıkmak zor olacak; güven ve gerçeklik algısı kaybolacaktır.

“İnsanlık ve Kodlarla Yaşamak”

Yeni dünya düzeni kurulurken, artık kodlar hayatımızda çok büyük bir yer edinecektir. Öyle ki, sabah uyanırken bile kodlarla karşılaşacağız. Dünya hızla ilerlerken biz geri kalmayacağız ama yaşamımız tamamen değişecektir. Artık kahvemizi bile nasıl içeceğimizi kodlar belirleyecek. Günlük yaşam rutinlerimiz dönüşecek; gazete okumak bile çağın dışında kalacak. Yenilenmiş algoritmalar bize yeni içerikler ve bilgiler sunacak.

Biz karar vermekte zorlanırken, yapay zekâ çoktan harekete geçmiş ve kararlarımızı sorgulamış olacaktır. Yeni dünya düzeninde yaratıcılık bile elimizden alınacak. Örneğin, bir algoritma bir sanatçının yapacağı portreyi bir dakikadan kısa sürede tamamlayabilecek. Belki duygusu olmayacak ama estetik dokusunu görebileceğiz. Şehirler bile farklı görünecek, tanıyacağız ama bilmediğimiz bir düzene ait olacağız.

Her şeyin verisi olacak; bizim bile farkında olmadığımız algoritmalar zihnimizi yönetecek. Bazıları bunun farkına varacak, hissizleştiğimizi anlayacak ve bu durum kodlarla kaydedilecektir. Yeni dünya sistemi, bizi hislerimizle değil, oluşturduğumuz profillerin kodlarıyla tanıyacaktır.

Hâlâ geç değil! Bu düzene yön verebilmek, alışılmışın dışına çıkmak mümkün. Yeni çağda ya kod yazarak hayata yön veririz ya da kodlanmış bir hayatı tercih ederiz. Şu bir gerçek ki gelecek, gelecekte değil, artık burada ve şimdi. Bunun farkına varılmalıdır.