Bu sadece Irak Türkmenlerinin tekrarladığı bir slogan değil; tarihin bir çığlığı, kimliğin bir feryadı ve onlarca yıldır ellerinden alınan bir haktır.
Kerkük şehrinin demografik ve sosyal yapısına dikkatlice bakan herkes, Türkmenlerin şehrin orijinal dokusunu oluşturduğunu, hatta çoğunluğu teşkil ettiğini fark edecektir. Buna rağmen, şehirlerinin yönetiminde adil temsil ve meşru haklardan mahrum bırakıldılar ve modern Irak devletinin kuruluşundan bu yana marjinalleşmenin ve zulmün kurbanı oldular.
Irak Türkmenlerinin Uğradığı Haksızlıklar
* Krallık Dönemi: Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından ve Irak'ın İngilizler tarafından işgal edilmesinden sonra, İngiliz manda yönetimi altında Irak Krallığı kuruldu. O zamanlar Irak Türkmenleri "Osmanlı kalıntıları" olarak görüldü ve marjinalleştirme, katliamlar ve siyasi katılımdan mahrum bırakılma gibi bir dizi ihlal yaşamaya başladılar.
* Cumhuriyet Dönemi – 1959 Katliamı: Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Türkmenler, tarihlerinin en kötü dönemlerinden birine tanık oldular: 1959'da Kerkük Katliamı yaşandı. Sadece milli kimlikleri nedeniyle katledildiler ve sokaklarda sürüklendiler.
* Baas Dönemi: Baas Partisi döneminde, Türkmen sembollerine "Turancılık" suçlaması yöneltildi ve birçoğu idam edildi. Rejim, sistematik Araplaştırma politikalarına başvurdu: sokak isimlerini değiştirdi, resmi dairelerde Türkmenceyi yasakladı ve şehrin demografik kimliğini değiştirmek amacıyla şehir dışından gelenlere toprak dağıttı.
* 2003 Sonrası: Rejimin düşüşü Türkmenler için yeni bir dönemin başlangıcı olmadı, aksine marjinalleşmenin başka bir aşaması başladı. Şehre çok sayıda başka etnik grup girdi ve "çoğunluk" sloganları altında idari pozisyonları ele geçirdi; Türkmenler ise kenarda kaldı.
Hal böyle olunca, Türkmen sesinin her köşeden yükselmesi şaşırtıcı değil: "Kerkük Türk’tür Türk kalacak."
Bu slogan bir dışlama çağrısı değil, bir asırlık zulme karşı bir protesto çığlığıdır. Buna rağmen Türkmenler hiçbir zaman fitne veya ayrımcılık savunucusu olmamış, aksine Kerkük'ün tüm bileşenleri için, farklı etnik kökenleri, dinleri ve mezhepleri ne olursa olsun, birliği, bir arada yaşamayı ve onurlu bir hayatı desteklemişlerdir ve desteklemeye devam etmektedirler.