Geçtiğimiz günlerde Irak Meclisi’nin altıncı dönem milletvekili seçimleri tamamlandı ve Türkmenler için sonuç yine hüsran oldu. Her ne kadar “geçen seçimlerde 1 kazanmıştık, bu sefer 2 oldu” desek de yine başarısızlık, yine hayal kırıklığı, yine hüsrana uğradık. Aslında Şii–Sünni ayrımı gözetmeden bakarsak, bu seçimlerin geçen seçimlerden hiçbir farkı olmadığını görebiliriz. Uğradığımız mağlubiyeti galibiyete dönüştürme çabamız da tavlada marstan kaçmaya benziyor. Kaybediyorsun ama çift oyun değil, tek oyun. (Bunu tavla oynayanlar iyi bilir.)
Kerkük’teki seçim kampanyasında yaptığı tuhaf konuşmasıyla dikkatleri üzerine çeken ise Gülsel ablamız oldu. “Parlamentoyu yakarım” şeklindeki çıkışı, sadece Türkmen kamuoyunun değil, diğer milletlerin kamuoyunun da ilgisini çekmeyi başardı. “Zaten amaç bu.” Gülsel ablamızın konuşmasında “Genel Müdür benden çekinirdi” demesi birçok kişi tarafından cesurca görülürken, çok az kişi tarafından anlamsız bulundu. Sanki bir Genel Müdür’e karşı çıkmak büyük bir cesaret örneği! Belli ki onun ve onların gözünde öyle.
Bunun ardında psikolojik bir durum var: Ablamız ve çoğuna göre Genel Müdürlük çok büyük bir makam. Bu nedenle ona karşı çıkmak büyük cesaretmiş gibi göründü. Peki, Genel Müdür’e bu kadar kıymet veren yarın bir bakanla yüzleşirse ne olacak? “Parlamentoyu yakarım” açıklaması gündem olurken, “Koyaram desinler, bu Türkmen’in kadını böyleyse erkekler necedi?” demesi daha da tuhaf. Sanki Irak Meclisi’ne daha önce hiç erkek milletvekili sokmamışız!
Saddam rejiminin çöküşünün üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçti. Seçim dönemlerinde Türkmen milletinin haklarını savunacağına dair vaatlerde bulunan siyasetçilerimizin konuşmaları halk tarafından bir süredir “saçma” olarak algılandığı için, “Parlamentoyu yakarım” sözü galiba fazlasıyla ikna edici geldi.
Aydın milletimiz “Haklarınızı anayasada güvence altına alacağız”, “Mağdur halkımızın refahı için çalışacağız”, “Birlik ve beraberlik” gibi sloganlardan ya anlamadı ya da sıkıldı ki, “Parlamentoyu yakarım” diyen Gülsel ablamıza oy verdi. Ya da gerçekten meclisten bıkıp usanmış, elinde benzin bidonuyla meclisi yakmaya gidecek birini seçti.
Sonuçlara gelirsek… Elbette yine hüsrana uğradık. Kerkük’ü çok eleştiriyoruz çünkü Türkmenlerin kalesi ve herkesin ondan yüksek beklentisi var. Aynı sahada oynayan 11 futbolcu gibidir: Takım kaybederse en iyi futbolcu bile eleştirilir. Herkes Kerkük’ten çok şey beklediği için eleştiriyor. Peki yaklaşık yarım milyon nüfuslu Tuzhurmatu ve Telafer ne yaptı? Yaptıkları koca bir sıfır. Bırakın parlamentoyu yakmaya giden bir kadın aday çıkarmayı, elinde kibrit tutan bir erkek aday bile çıkarmadılar.
Önümüzdeki süreçte yeni hükümet elbette kurulacak. Bakalım Gülsel ablamız parlamentoyu yakacak mı, yakmayacak mı?
Herkese başarılar dilerken, “Gülsel ablam, kibrit lazım olursa bizde her zaman var” demek istiyorum…