Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bağdat’taki siyasi güçlerle yaptığımız bir dizi görüşmenin ardından açıkça söylüyoruz:
1. Kerkük bir pazarlık malzemesi değil, bir varlık meselesidir. Kimliğini boğmaya ya da halkının haklarını çiğnemeye çalışan herkesin karşısında duracağız.
2. Telafer bir kenar mahalle değil, Türkmen direnişinin kalesidir. Hizmetlerden ve kalkınma projelerinden dışlanmasını kabul etmiyoruz.
3. Türkmenlerin yerel yönetimlerde, seçim komisyonunda, egemen bakanlıklarda ve güvenlik makamlarında gerçek bir şekilde temsil edilmesini talep ediyoruz.
4. Dışlama politikalarını ve ertelenen vaatleri reddediyoruz. Hiç kimsenin bizim adımıza konuşmasına ya da davamız üzerinden pazarlık yapmasına izin vermeyeceğiz.
5. Türkmenlere adalet sağlama ve Kerkük ile Türkmen bölgelerinde dengeyi kurma konusunda federal hükümeti tarihî bir sorumlulukla karşı karşıya görüyoruz.
6. Türkmen ortaklığı olmadan Kerkük’te istikrar, Türkmen evlatlarının polis, güvenlik ve idarede varlığı olmadan da güvenlik mümkün değildir.
7. Telafer, Tuzhurmatu, Amırlı ve Bayat köylerinin yeniden inşası için özel bir dosya açılmasını ve terör ile göçten zarar görenlerin tazmin edilmesini talep ediyoruz.
8. Türkmen seçmeninin oyu kırmızı çizgidir. Sandıklarda halk iradesini çarpıtmaya yönelik her girişime karşı dimdik duracağız.
9. Kerkük’ten Telafer’e, Bağdat’tan Erbil’e kadar tüm Türkmen güç ve şahsiyetlerine çağrımızdır: Saflarımızı sıklaştıralım, siyasi söylemimizi birleştirelim, zorlukların üstesinden hep birlikte gelelim.
10. Türkmen birliği bir tercih değil, bir varoluş şartıdır. Ya birleşip geleceğimizi kurtaracağız, ya da parçalanıp haklarımızı yitireceğiz.
11.Tüm Türkmen halkımıza, özellikle Kerkük, Telafer ve Tuzhurmatu’daki kardeşlerimize sesleniyoruz: Lütfen derhal seçim bilgilerinizi güncelleyin. Sesiniz silahınızdır; sandıktaki varlığınız haklarımızı korumanın ve adil temsilimizi sağlamanın tek güvencesidir. Bu, tarihimize ve fedakârlıklarımıza yaraşır yeni bir dönemin yolunu açacaktır.”