1971 yılında Bağdat’ta dünyaya gelen Ata Zeynel Hüseyin Kasapoğlu, dindar bir ailede büyüdüğünü şu sözlerle anlattı:
“5-6 yaşlarında Kur’an okumaya başladım. Pazartesi ve çarşamba günleri evimize dervişler gelirdi. Saddam rejimi döneminde başımıza bazı felaketler geldi. Ama benim bir kahraman babam ve bir kahraman abim vardı. Türkmen sahasında maruf insanlardı.”
Müzikle tanışması ise yine ailesi sayesinde olmuş:
“Büyük abim Hacı Abdin milli şarkılar söylerdi, ben de o dönem Kur’an okuyordum. Sonralarda abimin söylediği milli şarkıları benim de okumamı istediler. Böylece müzik hayatına adım atmış oldum.”
Türkmen müziğinde iz bırakan isimlerle çalıştığını da ifade eden Kasapoğlu, bu yolculukta aldığı destekleri, “Cumhur ve Mahmut Beyatlı bana çok destek çıktı. Camal Şan benim için söz yazardı. Ama şunun altını çizmek isterim, bizim sadece millî şarkılarımız vardır, milliden başka şarkımız yoktur. Ali İnceparmak da kayıt ve müzik işlemlerinde bana çok yardımcı oldu.” ifadeleriyle anlattı.
Müzik çalışmalarına 2008 yılında başladığını belirten sanatçı, 2014 yılında Kerkük’ten ayrılarak Yalova’ya yerleştiğini söyledi.
Kendi üretimlerine dair yönelttiğimiz “Kaç beste yaptınız?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Abimin bestelerini söylemek dışında benim 4 üretimim var. 3’ü millî, 1’i ilahi.”
“Peki, bu müzik yolculuğu tamamen sona mı erdi?” şeklindeki soruya Kasapoğlu kesin bir yanıt verdi:
“Tabii ki devam etmek istiyorum. Bizim sözlerimizde anlam var. Cezaevindeki insanlarımızı, şehitlerimizi anlatıyoruz. Bu bizim derdimiz, davamızdır.”
Genç müzisyenlere tavsiyesini sorduğumuzda ise samimi ve yol gösterici sözler söyledi:
“Türkmen gençleri her zaman yiğit ve aslan gibi tanımlanır, kimseye boyun eğmezler. Ama bir ricam var: Beste yazdığınızda, onu on kez gözden geçirin. Üstelik hiç ayıp değil, büyük üstatlara ve hocalarımıza danışın. Bu, sizi küçültmez, aksine olgunlaştırır.”
Yıllarını Türkmen davasına ve müziğine adamış bir isim olan Ata Zeynel Hüseyin Kasapoğlu, sessiz ama derin izler bırakan sanatçılardan biri. Onun için müzik, sadece melodi değil; hafızayı, acıyı ve kimliği taşıyan güçlü bir dildir.
