“Mutabık kalınan konular için Ankara Washington'a mektup gönderdi”

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, iki ülke ilişkilerini ilgilendiren ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden'ın üzerinde mutabık kaldığı konularla ilgili bir mekanizmanın kurulması ve işleyişine ilişkin, Ankara'nın Washington'a mektup gönderdiğini açıkladı.

Dünya 30.12.2021, 13:51 30.12.2021, 14:38
“Mutabık kalınan konular için Ankara Washington'a mektup gönderdi”

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, iki ülke ilişkilerini ilgilendiren ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden'ın üzerinde mutabık kaldığı konularla ilgili bir mekanizmanın kurulması ve işleyişine ilişkin, Ankara'nın Washington'a mektup gönderdiğini açıkladı.

Her yıl dünyanın dört bir yanından on binlerce Müslüman'ı Şikago'da bir araya getiren ve bu yıl 20. düzenlenen "MAS-ICNA Yıllık Kongresi"ne katılmak üzere ABD'ye gelen Kalın, AA muhabirinin başta Türk-Amerikan ilişkileri olmak üzere, gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı:

- Dışişleri Bakanlığı ABD'ye ortak mekanizma için mektup gönderdi

Soru: Amerika ile ilişkilerden bahsettiniz. 2021 bitmek üzere ve yaklaşık bir yıldır Washington’da yeni bir yönetim var. Mevkidaşınızla defalarca görüştünüz. Bize 2021’de Türk-Amerikan ilişkilerini, yeni yönetimin yaklaşımlarını kapsayacak şekilde değerlendirebilir misiniz?

Cevap: Şimdi Türk-Amerikan ilişkilerinin çok köklü uzun bir tarihi var. Stratejik ortaklık düzeyinde tanımlanmış bir ilişki ayrıca NATO bünyesinde de iki müttefik ülkeyiz. Fakat dönem dönem Türkiye'nin ulusal çıkarlarını dikkate almayan Amerikan politikalarının, bu müttefiklik ruhundan uzaklaştığına da şahit oluyoruz. Türk-Amerikan ilişkilerini gölgeleyen, zehirleyen 2-3 temel konumuz var üzerinde mutabakat sağlayamadığımız. Bunlardan bir tanesi; (Barack) Obama döneminden beri devam eden Amerikan yönetimlerinin PYD ve YPG’ye verdiği destek. Biz bu desteğin baştan beri yanlış bir politika olduğunu söyledik, değiştirilmesi gerektiğini de tekrar tekrar ifade ediyoruz. Çünkü bir defa DEAŞ'a karşı mücadele için eğer PYD ve YPG'ye bir destek verildi ise öncelikle ilkesel olarak bir terör örgütünü bir başka terör örgütünü destekleyerek ortadan kaldıramazsınız. İkinci olarak; Suriye'deki YPG ve PYD’nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu da herkes biliyor. Bunu Amerikalılar da biliyor; diğerleri de biliyor. Üçüncü olarak; burada özellikle Suriye toplumu içerisinde de büyük rahatsızlıklar yarattığının altını çizmek gerekiyor. Çünkü bir grubu çekerek, yani Suriye muhalefeti ve toplumu içerisinde sadece bir etnik grubu veya o grubun içinden de belli bir grubu yani PKK ya destek veren yahut PKK'lı olan bir Kürt grubu yanınıza çekerek bir Suriye politikası inşa etmeye kalkarsanız, bunun Suriye içinde de Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve geleceği açısından da büyük sıkıntı olacağı ortada. Temel ihtilaf konularımızdan bir tanesi bu.

İkincisi; S-400 meselesinden dolayı Türkiye'ye haksız şekilde uygulanan CAATSA (Amerika Hasımları ile Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımları var. Yine bu çerçevede F-35 programından Türkiye'nin çıkartılması gibi haksız ve hukuksuz bir uygulamayla karşı karşıya kaldık.

Üçüncü olarak da FETÖ konusunda, ABD'deki FETÖ'nün yapılanmasıyla ilgili bizi tatmin edecek düzeyde somut adımların atılmamış olması, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin temel ihtilaf noktalarını oluşturuyor. Bizim beklentimiz, tabii burada Türkiye'nin ulusal çıkarlarını dikkate alan bir politika gözden geçirme sürecinin hayata geçirilmesi. Biden yönetimi iş başına geldiğinde, Trump döneminden sonra biz kendileriyle her düzeyde temaslar kurduk ve bu konulardaki kaygılarımızı endişelerimizi ve taleplerimizi dile getirdik, getirmeye de devam ediyoruz. Son olarak bildiğiniz gibi Roma'da G20 Zirvesi marjında Cumhurbaşkanımızın Sayın Biden ile yaptığı görüşmede, yine bu konular etraflı şekilde ele alındı. Sadece bu ihtilaf edilen konular değil, Kafkaslar'daki gelişmeler, Suriye'deki süreç, Irak, terörle mücadele, Doğu Akdeniz ve diğer konular, Ukrayna'daki gelişmeler de etraflı şekilde ele alındı.

O görüşmenin neticesi olarak da Türkiye Amerika ilişkilerindeki bütün konuları ele alacak bir mekanizmanın kurulması konusunda da mutabık kalındı. Şu anda Dışişleri Bakanlığımız, Amerika tarafına bir kağıt gönderdi. Bununla ilgili bu mekanizmanın yapısının nasıl olacağı, hangi konuların ele alınacağı ve sürecin nasıl işleyeceğine dair. Bununla ilgili çalışmamız da devam ediyor. Kapsamlı şekilde biz, bu ilişkileri karşılıklı çıkar ilişkisi ve saygı temelinde, eşit, adil, şeffaf bir ilişki olarak yürütmek istiyoruz ama bunu yaparken tabii ki Türkiye'nin kendi ulusal çıkarları, öncelikleri, tehdit algısı her şeyden önce gelir. Bu çerçevede bu ilişkileri doğru bir zeminde ilerletebilmek ve pozitif bir gündemle hareket edebilmek için de görüşmelerimiz devam ediyor ve bundan sonra da bu yöndeki çalışmalarımız sürecek.

Soru: Türk-Amerikan savunma heyetleri arasında görüşmeler var, sizin de bahsettiğiniz üzerine Dışişleri Bakanlıkları arasında bir mekanizma kuruluyor. Sizce, Türkiye ile Amerika arasında yeni bir sayfanın açılması mümkün mü? Bu konuda gelecek yıla ilişkin beklentiniz nelerdir?

Cevap: Belli şartlar yerine getirilirse, özellikle Türkiye'nin tehdit algısı ve ulusal güvenlik çıkarlarıyla ilgili konularda birtakım adımlar atılırsa yeni bir sayfa elbette açılır. Bu ilişkiler, çok daha pozitif bir gündemle ilerleyebilir ama yani temel meseleleri görmezden gelerek yahut erteleyerek yol almamız tabii ki mümkün değil. Buna rağmen biz, pozitif bir gündemle bu sorunları çözmek için savunma sanayinden terörle mücadeleye, ticaretten bölgesel konulara kadar her alanda yine dediğim gibi karşılıklı çıkar ilişkisine, saygıya dayalı bir ilişkinin geliştirilmesi için elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.

 "Ukrayna krizi konusunda Türkiye'ye bir rol düşerse Türkiye, bunu oynayacaktır"

Soru: Batı ülkelerinin başkentlerinde Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik ikinci bir işgal girişimine yönelebileceği konusunda kaygılar var. Türkiye’nin bu konudaki pozisyonu nedir ve tam olarak Türkiye, bu krizin çözümüne yönelik nasıl bir yol izliyor?

Cevap: Öncelikle Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimi biz de büyük bir endişeyle takip ediyoruz. Cumhurbaşkanımız da bu konuyu hem Sayın (Vladimir) Putin ile hem Sayın (Volodimir) Zelenskiy ile yaptığı görüşmelerde, diğer Avrupa liderleri ile ABD Başkanı'yla ve diğer bölge liderleriyle yaptığı görüşmelerde de sürekli ele aldı ve almaya devam ediyor. Her iki tarafa da bizim tavsiyemiz; bu gerilimi bir an önce düşürmeleri. Ukrayna'nın doğusunda Donbas Bölgesi'nde bir askeri çatışmanın yaşanmaması için gerekli adımların atılması. Hatta bu konuda Cumhurbaşkanımız hem Zelenskiy’e hem Putin’e Türkiye’ye yani kendisine, özellikle Cumhurbaşkanımıza bir rol düşerse bu rolü oynayabileceğini de ifade etti. Burada tabii gerilimin düşürülmesi herkesin faydasına.

Yeni bir askeri çatışma, Rusya'nın Ukrayna topraklarına girmesi, Ukrayna toprakları içerisinde yahut üzerinde birtakım askeri hareketliliklerin olması, milis güçlerin harekete geçmesi, çatışmaların yaşanması kimsenin faydasına olmayacaktır. Bütün bölgede gerilimi daha da yükseltecektir. Zaten bu gerilimden dolayı binlerce Ukraynalı hayatını kaybetti ve biz prensip olarak, tabii ki Rusya ile iyi ilişkiler içerisindeyiz ama aynı zamanda Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün korunması konusunda da net bir tavrımız var. İki tarafa da tavsiyemiz; böyle bir çatışmadan uzak durmaları, gerilimi düşürmeleri, meselelerini müzakere yoluyla çözme yoluna gitmeleri. Bu yönde de Türkiye’ye düşen bir rol olursa Türkiye, bunu elbette oynayacaktır. Çünkü iki ülke ile de eş zamanlı olarak iyi ilişkileri olan bir Türkiye var. Bugün bu nitelikte olan çok fazla ülke yok. Yani bazı ülkeler Ukrayna'da ilişkiler içerisinde ama Rusya ile ilişkileri iyi değil; bazıları da tersi ama Cumhurbaşkanımızın hem Sayın Putin ile hem Sayın Zelenskiy ile gayet iyi ilişkileri var.

Yani bu dönemde akıllı bir diplomasinin ve etkin bir diplomatik sürecin hayata geçirilmesi noktasında, Türkiye'nin oynayabileceği bir rol olursa tabii ki bunu Cumhurbaşkanımız seve seve yerine getirecektir. Uluslararası toplumun da burada çok dikkatli olması gerekiyor. Gerilimi artırıcı açıklamalar yahut tutumlardan ziyade gerilimi düşürmeye ve iki taraf arasındaki sorunlu meseleleri çözmeye dönük bir yaklaşımı sergilemeleri büyük önem arz ediyor. Çünkü konu, sadece Rusya ile Ukrayna arasında bir mesele değil biliyorsunuz. Yani daha büyük bir zaviyeden baktığınız zaman, mesele biraz Rusya ile batı ittifakı, Rusya ile NATO, Rusya ile Amerika ve Avrupa arasında yaşanan bir gerilimin neticesi olarak Ukrayna'ya yansıyor Dolayısıyla burada yani Batı ittifakına ABD'ye, Avrupa’ya- ki biz de o ittifakın bir parçasıyız, o ülkelerle sürekli temas halindeyiz, bir NATO üyesi ülke olarak sürecin içerisindeyiz- Avrupalılara da Amerikalılara da tavsiyemiz; gerilimi düşürmeye dönük sahici, somut, inandırıcı adımlar atmaları. Bu sağlanırsa elbette meselenin çözümüne ilişkin önemli bir zemin oluşur, yeni bir iklim oluşur ve bunu desteklemek için de herkesin elinden gelen çabayı göstermesi gerekir. Bizim herkese temel tavsiyemiz bu.

"Ermeni diasporasının sorumlu hareket etmesi gerekiyor"

Soru: Moskova, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirme sürecine de ev sahipliği yapacak. Ermenistan ile ilişkileri normalleştirme sürecine ilişkin değerlendirmenizi alabilir miyim?

Cevap: Şimdi hatırlarsanız 1992'de Türkiye, Ermenistan'la diplomatik ilişkilerini sonlandırıp sınır kapısını kapattığı zaman temel mesele; Karabağ'ın işgal edilmesiydi. Bugün, yani geçen sene yaşanan 44 günlük savaş sonunda gelen zaferle artık Karabağ sorunu çözüldü. Karabağ, tekrar Azerbaycan toprakları olarak asli yerine kavuşmuş oldu ve 1992'de bizim Ermenistan'da ilişkilerimizi sona erdirmemize sebep olan mesele de ortadan kalkmış oldu. Dolayısıyla artık normalleşmemek için bir sebep yok. Zaten Cumhurbaşkanımız da en baştan itibaren Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sürece paralel olarak Türkiye'nin de Ermenistan'la ilişkileri normalleştirme yolunda adımlar atılacağını ifade etmişti. Dolayısıyla bu yönde de biliyorsunuz özel temsilciler de atandı.

Ben sürecin bundan sonra yapıcı şekilde, hızlı ilerleyeceği kanaatindeyim. Ermenistan tarafında da bu yönde bir irade var. Bizim zaten irademiz bu konuda açık ve net. Ermenistan'a karşı önyargılı bir yaklaşımımız yok. Bizim sınır komşumuz olarak tabii ki sınırın açılmasını, diplomatik ilişkilerin başlamasını arzu ediyoruz. Bunun için belli şartların yerine gelmesi, belli konuların müzakere edilmesi gerekiyor zaten özel temsilcilerin yürüteceği süreç işte tam da bunu hedefliyor. Burada şunun da altını çizmek isterim; Ermenistan'ın bir tarafta Azerbaycan'la bir tarafta Türkiye ile ilişkileri normalleştirmesi bütün bölgeye katkı sağlayacağı gibi bunlardan daha fazla Ermenistan'ın da faydasına olacaktır. Çünkü Ermenistan, küçük, fakir, nüfusu az bir ülke, denize erişimi olmayan, ticaret yolları son derece sınırlı bir ülke. Azerbaycan’la bir barış anlaşması imzalaması halinde Azerbaycan'la ilişkileri gelişecek; Türkiye'de normalleşmesi halinde sınır ticaretinden sınır güvenliğine kadar, Türk Hava Yollarının uçuşlarına kadar birçok alanda farklı gelişmeler meydana gelecek ve bütün bunlar, Ermenistan'ın da Ermenistan halkının da faydasına olacaktır. Bizim ülkemizde yaşayan Ermeni vatandaşlarımızla da çok iyi ilişkilerimiz var. Bizim onlara karşı bir ayrımcılık yapılması, bir saldırı olması durumunda Allah korusun, biz her zaman çok net bir tavır aldık. Her düzeyde Türk Ermeni toplumu ile ilişkilerimiz var. Bir sorunları olduğunda bize her an ulaşabilirler.

Ermenistan'la normalleşme, mutlaka Türkiye Ermenilerin de Ermenistan'la daha rahat ilişki kurmalarını sağlayacak, başka alanlarda da rahatlamalar getirecektir ama burada özellikle dünyanın iki ülkesinde, yani Fransa ve Amerika da yoğunlaşmış olan Ermeni diasporasının da sorumlu hareket etmesi gerekiyor. Birtakım takıntılar üzerinden 1915 olaylarını 'soykırım' diye iddia edip bunu bir ön şart gibi gündeme getirmenin artık özellikle bu noktadan sonra kimseye faydası olmayacak. Artık Kafkaslar'da yeni bir sayfa açıldı, yeni bir dönem başladı ve diaspora topluluklarının da bu gerçeği görmesi gerekir, Ermenistan'ın faydasına ve bölgenin menfaatine olacak bir tavır ve tutum içerisinde olması gerekir. Bu gerçekleşirse buradan herkes istifade eder. Kafkaslar'da, yeni bir barış ve istikrar dönemi başlar ve bundan bütün ülkeler müstefit olur.

AA

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14