TEBA

Değerlerimiz Ercan’ın Kamerası’nda 

Yaşam

TEBA Ajansı’nın yeni programı “Ercan’ın Kamerası”, farklı alanlarda iz bırakan Türkmen değerleri ziyaret ederek onların unutulmaz kişiler olduğunu hatırlatıyor. 

Pazartesi akşamları TEBA Ajansı’nın Facebook sayfası üzerinden yayınlanan program, her hafta Türkmen sanat, edebiyat, müzik ve tarihine iz bırakan birbirinden değerli isimleri ağırlıyor. 

Dr. Talat Sönmez, Türkmen müziğinde iz bırakan ve unutulmayan isimler arasında yer alıyor. Ercan’ın Kamerası’na konuk olan Sönmez, Türkmen müziğinin geçmişten günümüze geldiği noktaları anlattı. 

Sözlerine hatırlanmaktan memnun olduğunu dile getirerek başlayan Sönmez, “1941 yılında Kerkük’te dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve liseyi burada tamamladıktan sonra tıp fakültesinde okumak için İstanbul’a gittim. Tıp öğrencisiyken sürekli Bağdat Radyosu’yla ilgilenirdim. Radyonun Türkmence bölümü için belirlediği zamanlar vardı, biz de sıramız için başvururduk. Mesela Abdülvahit Küzecioğlu’nun sırası geldiğinde giderdi. Ben de tatillerimde döner, sıramın geldiğini söylediklerinde radyoya giderdim ve işimi yapardım.” diyerek dönemin radyoculuğu hakkında kısa bir bilgi paylaştı. 

“Sanatımız bu değil! Sanatımızı yıkmak istiyorlar”

İlk radyo deneyiminden de söz eden Sönmez, “1959 Kerkük Katliamı’ndan 2 ay sonra ilk defa Bağdat Radyosu’na gitmiştim. O dönem ortaokuldaydım. Radyoda jüri vardı, jüri üyeleri arasında Cemil Beşir, Ali Merdan ve Fuad Erbilli yer alıyordu. O dönem jüri seni değerlendirir, sesine, sözüne bakardı. Türkmen radyo ve uydularında da jüri olması gerekiyor. Jüri üyeleri arasında 2 sanatçı ve bir edebiyatçı olmalı, gelen sanatçıyı değerlendirmeli ve ona göre yayına kabul etmeli. Kerkük’teki kanallarda bazı ses ve isimleri gördüğümde utanıyorum. Bizim sanatımız bu değil. Bunları kabul edenler, sanatımızı yıkmak istiyor. Biz sanatı ustalarımızdan alıştık; Hacı Faik Bezirgan, Hacı Cemil Kapkapçı, Reşit Küle Rıza, Mustafa Kalayı gibi isimlerden sanatı öğrendik. Bunlara dikkat edilmeli.” değerlendirmesini yaptı. 

Türkmen müziğine büyük katkıları olan Dr. Talat Sönmez, radyodaki ilk bestesine ilişkin, “Radyodaki ilk bestemi ‘Kerkük’ün itmez izi/Daim Irak Yulduzu’ dizelerinin yer aldığı rahmetli Mustafa Gökkaya’nın şiirine hazırlamıştım. 1959 yılında katliamdan sonra ilk bestemi yapmıştım.” dedi. Sönmez, Türkmen sanatının Haba’dan sonra durduğunu ifade ederek, ondan sonra gelen sanatçıların onu taklit etmeye çalıştığını ancak bunu başaramadığını dile getirdi. 
Sanatçı kimliğinin dışında başarılı bir doktor da olan Sönmez, “Hangi kimliğiniz sizin için daha önde?” sorusuna, “Tabii ki sanat. Ben tesadüfen doktor oldum, marangoz da olabilirdim. Herkes doktor olabilir ancak herkes sanatçı olamaz, o yüzden sanat benim için daha önde. Çok şükür kendi çapımızda hizmet yaptık bu sanata.” yanıtını verdi. 

“Sanatımız iyiye gitmiyor, iş daha çok paraya döndü”

Türkmen sanatının bugününü de değerlendiren Dr. Talat Sönmez, şu eleştirilerde bulundu:

“Maalesef sanatımız iyiye gitmiyor. Edebiyatımızın iyiye gittiğini söyleyemeyiz. Gençlerimiz, sporcularımız, halay ekipleri ortada yok ve bunlar çok önemli şeyler. Tüm bu söz ettiklerim kalmadı çünkü sanat diye bir şey kalmadı. İş daha çok paraya döndü. Sesi ve sözü olmayan işe yaramaz bir sanatçı gidip dışarıda birkaç şarkı kaydediyor ve bunu radyoya, uydu kanalına veriyor. Maalesef onlar da bunu yayınlıyor. İnsan bundan utanıyor ama araya maddiyat girdiği için böyle oldu. Biz bir beste yaptığımız zaman, şairlerin iyi sözlerini seçerdik. Şimdikiler kendileri yazıp besteleyip okuyor. Bu olağan bir şey değil. Bestekar bestesini yapacak sanatçı okuyacak, bu iş budur.”

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.