TEBA

“Erbilliler asla çürük tahtaya ayak basmaz”

Irak

Abdulselam Tütüncü’nün sunduğu Arzuhal programı birbirinden özel Türkmen şahsiyetleri ağırladı.

Programa konuk olan eski öğretmen ve şair Saraç, Türkmen okullarının geçmişini ve eski Erbil’i anlattı.

1957'de Erbil Kalesi’nin Tekye Mahallesi’nde dünyaya gelen eski öğretmen ve şair Abdussamet Saraç'ın Erbil’de başlayan eğitim hayatı, 1979 yılında Musul Üniversitesi Coğrafya Fakültesinden mezun olmasıyla tamamlandı.

Mezuniyetinin ardından öğretmenlik mesleğine başlayan Saraç, “1995’te açılan Türkmen okullarının kurucularından biriyim. O zaman müdür yardımcısı oldum. Erkekler için Oğuzhan ve İmadettin, kızlar için de Atabek ve Garibi olmak üzere 4 Türkmen lisemiz vardı.” dedi.

Zamanında Türkmen okullarında eğitim seviyesinin “yüksek” olduğunu vurgulayan Saraç, geçmişte Türkmen okullarında öğrencilere özel araç tahsis edildiğini ayrıca öğrencilere günlük olarak yemek dağıtıldığını da dile getirdi.

Bugün bastırıldığımızı söyleyebiliriz

Saraç, zamanında Türkmen okullarında okuyan 9. ve 12. sınıf öğrencileri için özel kurslar açtıklarına işaret ederek, “Türkmence eğitim vere 16 civarında okulumuz vardı. O dönem, Türkmen milleti için altın çağ sayılırdı bu okullar.” diye konuştu.

Türkmen okullarının geçmişi ile bugününü karşılaştıran Saraç, şu ifadeleri kullandı:

 “Şu anda müdürlerimiz gönüllü olabilir, işlerini yapıyor olabilir, ancak bizim bugün bastırıldığımızı söyleyebiliriz. Şimdi her lisede 100 civarında öğrenci var ancak zamanında bu sayı 1000- 1500 civarında hatta daha fazlaydı. Zamanında istediğimiz öğretmeni okullarımıza getirebiliyorduk. Kitaplarımızın çevirisini kendimiz yapıyorduk. Şahsen okullarımız için 16 kitap çevirisi yaptım. Kitaplarımız bölge sistemiyle uyuşuyordu. Ancak şimdi bakanlıkta değişen müfredattan çoğu zaman öğrencilerimiz mahrum kalıyor, çünkü çeviri olarak öğrencilere gelmiyor.”

Okullara yapılan yardımların kesilmesi, öğretmenlerin dil kurslarına gönderilmemesi gibi nedenlerden dolayı Türkmen okullarına olan rağbetin azaldığını belirten Saraç, özellikle 2021-2022 yılında lise son sınıf öğrencilerin üniversite sınavını geçememesinin nedeninin kitapların çevirisi yapılırken bazı eksiklikler olduğunu söyledi.

Edebiyat hayatına ilk adımını 1975 yılında attığını kaydeden Saraç, Türkmen Kardeşlik Ocağı’na üye olduğunu vurguladı. Saraç, “Fuzuli, Nesimi, Nesrin Erbil ve Felekoğlu gibi büyük şairlerin kitaplarını okudum, bunlar bana milli bir his kattı. İlk adımımda şiir yazmaya başladım, yazdığım horyatlar da var.” dedi.

Erbilliler asla çürük tahtaya ayak basmaz

Erbil’e ve Erbil Kalesine olan aşkından, şiirlerinin “Erbil, kale ve kültürel” temalı olduğunu ifade eden Saraç, şu ifadeleri kullandı:

“Erbil, gelen herkese kucak açar. Erbil’in 60’lı 70’li yıllarıyla bugünü çok farklıydı. O zamanlar kültürel adetlerimiz vardı, kapalıydı Erbil. Helalin haramın ne olduğu biliniyordu. İnsanlarımız emin ve dürüsttü. O zamanlar çocukların da terbiyesi farklıydı. İnsanlarda kanaat vardı. Girişler ve dış görünüşler bile farklıydı. Erbil bugün büyümüş ve yabancılar çoğalmış, adetler değişmiş. İnternetin yayılması da insanlarımızın kültürünü etkilemiş ancak Erbilliler asla çürük tahtaya ayak basmaz.”

TRT’de “Atalardan Bize” ve “Geçen Günlerden” adlı programların sunucularından biri olduğunu hatırlatan Saraç, radyoda da “Türkmen Tarihinden Yapraklar” programını sunduğunu belirtti.

Abdussamet Saraç, zamanında sundukları programların hazırlık aşamasında zorluk yaşadıklarını ancak programların oldukça rağbet gördüğünü ve insanlar tarafından ilgiyle takip edildiğini dile getirdi.

“Babamın gölgesinde kaldığım için şiire adım atmak istemedim”

Arzuhalin diğer bir konuğu şiir ve edebiyat tutkunu bir ailede dünyaya gelen Songül Kasapoğlu oldu.

Erbil’de Tacil Mahallesi’nde hayata gözlerini açan Songül Kasapoğlu’nun babası büyük şair Adnan Kasapoğlu, amcası da Türkmeneli Marşı yazarı Mahmud Kasapoğlu’dur.

Şiir ve horyatı babası ile amcası sayesinde sevdiğini belirten Songül Kasapoğlu, “Küçükken babam o zamanlar çıkan Yurt Gazetesi’ni eve getirirdi, ben de onları okurdum. Babamın hatıra defterlerini, kitaplarını okumaya çok meraklıydım, küçük yaştan babamın şiirlerinin hepsini ezbere biliyordum. Masal kitapları, ata sözleri ve bulmaca kitaplarını da çok okurdum.” dedi.

Yazdığı şiirlerini babası Adnan Kasapoğlu’nun şiirlerinin seviyesine yetişmediği için yayınlamaktan çekindiğini belirten Songül Kasapoğlu, “Babamın gölgesinde kaldım, o yüzden şiire adım atmak istemedim. Ama şiirlerimi kendime saklayarak yazmaya devam ettim, şiirdeki üslubum babamınkinden biraz farklı.” ifadelerini kullandı.

Şiirlerini kendine sakladığını dile getiren Kasapoğlu, “Gördüğüm horyatlara karşılık vermek isteği doğar içimde.” diye konuştu.

Radyoculuk kana karışan bir aşk ve sevda

Merkezi Musul’da olan Kerkük Televizyonunda “Çocuk Bahçesi” programına konuk olduğunu belirten Kasapoğlu, ilk olarak 1993’te Türkmeneli Radyosunda çocuk tekerlemesi kaydettiğini aktardı.

“Resmi olarak 17 yaşında 1997’de radyoda program hazırladım ve 1998’de program sundum. İlk programım müzik programıydı, ondan sonra babamın edebiyat programı olan Türkmen Evi’ni devraldım.” diyen Songül Kasapoğlu, “Radyoculuk kana karışan bir aşk ve sevdadır.” ifadesini kullandı.

Şu anda medyadan uzak olan Kasapoğlu, kendisine sunulan güzel bir proje olduğu takdirde bu alana geri dönebileceğini bildirdi.

Eski Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKBY) Sanayi ve Ticaret Bakanı Sinan Çelebi’nin özel ofis müdürü olarak 2009 ila 2014 yılları arasında görev alan Kasapoğlu, “Sinan abinin pamuk gibi bir kalbi var, bana çok şey kattı, zamanında benim ve birçok Türkmen’in atanmasına yardımcı oldu.” dedi.

Kasapoğlu, bakanlıkta görev yaptığı süre zarfından Malezya, Çin ve Dubai gibi yurt dışı ve yurt içinde birçok kursa katıldığını belirtti.

2003 yılında Erbil’de yayın yapmaya başlayan ve o dönem tek Türkmen radyosu olan Erbil Radyosunun müdürlüğünü de yapan Kasapoğlu, “Daha önce radyo müdürlüğü yapmamıştım, bana bu teklif geldiğinde altından kalkabilir miyim diye ikilemde kaldım ancak tecrübelerim ve radyoya olan sevgim bu görevi kabul etmeme vesile oldu.” sözlerini kullandı.

Öğretmenlik dünyadaki en kutsal meslek

Arapça öğretmeni olan Songül Kasapoğlu, bu mesleğe olan sevgisini, “Bence, öğretmenlik dünyadaki en kutsal, en güzel ve en değerli meslektir, çünkü geleceğin neslini yetiştiriyorsun. Öğrencilerine ayrı ayrı kendi evladın gibi bakmalısın.” şeklinde ifadelerle anlattı.

Arzuhal ekibi tarafından hazırlanan meslektaşı Türkçe Öğretmeni Muhammed Mehdi ile öğrencilerinin videoları da Songül Kasapoğlu’na izletildi. Mehdi videosunda, “Songül abla kalbi temiz iyi insanlardan biridir. Onunla aynı mesleği yapmak gurur verici.” sözleriyle Kasapoğlu’na olan saygı ve sevgisini dile getirdi.

Abdulselam Tütüncü’nün “Seçim şansınız olsa hangi hayatı seçerdiniz?” sorusunu Kasapoğlu, “Dediğim gibi sunuculuk kana karışan bir sevda ancak, öğretmenlik kutsal bir meslektir, o nedenle öğretmenliği seçerdim.” şeklinde yanıtladı.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.