TEBA

8 KÖŞE'de Türkmen Akademisi ele alındı

Irak

Türkmen Akademisi Projesi 2007 yılından günümüze kadar uzayan ancak hala meclise sunulup geçirilemeyen bir projedir.

“Milletlerin adıyla kurulan akademilerin ilk amacı o milletin dilini muhafaza etmektir”

“Bizim Türk Dil Kurumuna başka devletlerden daha fazla ihtiyacımız var”


Son aylarda Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi Oluşumlardan Sorumlu Bölge Bakanı Aydın Maruf’un girişimleriyle oluşturulan bir hazırlık komisyonu projenin yeniden canlandırılmasına vesile oldu.

8 KÖŞE’ye misafir edilen Türkmen Edebiyatçı ve Yazarlar Birliği Başkanı Esat Erbil, Emekli Türkmen Milletvekili Yaşar Altıparmak ve Selahaddin Üniversitesi Türk Dili Bölümü Öğretim Üyesi Ersan Haşim Saki, Türkmen Akademisi Projesi’ne ilişkin işleyen süreç, ayrıca akademinin anlamı ve önemi hakkında detaylı bilgiler aktardı.

Selahaddin Üniversitesi Türk Dili Bölümü Öğretim Üyesi Ersan Haşim Saki, akademinin başlangıcı ve nedenlerini anlattı. Ersan Haşim Saki, “Milattan Önce 4. yüzyılda Eflatun, öğrencilerini bir araya toplayarak farklı alanlarda dil, coğrafya gibi dersler anlatmaya başlıyor ve o günden itibaren buna akademi deniyor.” diyerek tarihte akademinin gelişim sürecini şöyle anlatıyor:

“Eflatun’un Yunanistan’ın Atina vilayetinde kurduğu bu okul kendisi vefat ettikten sonra da öğrencileri tarafından geliştirilerek devam ettirilmiştir.

Nitekim bir dönem göz ardı edilen akademi 1400’lü yıllarda bu kez İtalya’da ortaya çıkıyor. 1600 yıllarında ise Fransız Akademisi kuruluyor ve bunun amacı Fransız dilini korumaktı. Milletlerin adıyla kurulan akademilerin ilk amacı o milletin dilini muhafaza etmektir. “

Programın asıl konusu olan Türkmen Akademisi Projesi’nin ortaya atılması ve günümüze kadar nasıl geldiğini Türkmen Edebiyatçı ve Yazarlar Birliği Başkanı Esat Erbil anlattı.

Esat Erbil, “Bu proje 2007 yılının sonlarında bizim milletvekilliği dönemimizde ortaya atıldı. Çünkü o dönem Kürt Akademisi tartışmalarında Türkmenler ve Hristiyanlar bunun sadece Kürtler için olmaması ve herkesi içine alması gerektiğine işaret ederek buna Kürt yerine Kürdistanlı denmesi önerilmişti.” dedi.

Ancak bu öneriye sıcak bakılmadığını, bu nedenle Türkmenlerin ayrı Hristiyanlar ayrı akademiler oluşturabileceğinin söylendiğini belirten Esat Erbil, “O zaman biz çok sevindik ve projeyi hazırlamaya başladık. Tam parlamentoya sunulmak için hazır hale gelmişti ki o dönem anayasa tartışmaları başladı ve parlamento tam 7 ay bu konuyla uğraştı. Adnan Müftü’nün Parlamento Başkanı olduğu o dönem ne yazık ki süresini doldurmak üzere olduğu için, bu proje bizden sonraki döneme aktarılmak üzere ertelendi.” şeklinde açıklamada bulundu.

Emekli Milletvekili Yaşar Altıparmak, kendi döneminde parlamentoya sunulamayan proje için yapılan çalışmalara ilişkin, “O dönemde bir milletvekili, bu projeyi Esat Erbil’den alarak kendi adına takdim etmek istedi ve proje yine durdu, takdim olmadı. 2014’te 3. dönem bitmek üzereyken bölgede sorunlar başladı. DEAŞ’ın gelmesi sonrasındaki sorunlar ve bu dönem uzun sürdü.” ifadelerinde bulundu.

Bunun bir millet projesi olduğunu belirten Yaşar Altıparmak, “Kimin nesi varsa hepsini bir araya topladık. Uzun uzun toplantılar yaptık. Her rakam, kelime üzerine uzun uzadıya konuştuk. Arapça, Kürtçe, Türkçe ve Süryanice yazdık. Bunu Parlamentonun organlarına ulaştırdık. Orada imza toplanacak. Parlamento da komisyonlara sunacak. Onlardan gelen raporlar

ikinci gündeme gelişinde okunacak ve Parlamentoda tartışılacak. Oylamaya sunularak yasalaşacaktır.” şeklinde açıklama yaparak projenin yasallaşma sürecini anlattı.

Akademinin içerisinde kurulacak olan kurum ve kuruluşların hükümet denetiminde olacağını söyleyerek, “Zaten bir bakanlık seviyesinde olacak, kendine has bütçesi, çalışanlarının maaşı olacak ve her yıl yapılacak projeler için bütçeler hazırlanacak.” diyerek, akdeminin yapısına değindi.

Türk Dil Kurumunun önemine değinen Altıparmak, “Bizim Türk Dil Kurumuna başka devletlerden daha fazla ihtiyacımız var. Çünkü devletlerde var olan sorunlar zamanla çözmüş durumdalar. Okullarda, kitaplar sabit, sadece birtakım şeyler eklenip çıkarılmakta. Biz hala

bu sorunları tespit edemediğimiz bir aşamadayız. Okul kitaplarımız yazılmış ama kime neye göre yazılmış? Kitapların böyle hazırlanmasına kim karar verdi?” ifadelerinde bulundu.

Yaşar Altıparmak, Türkçe yazılan eserlerin bir kurum tarafından denetlenebileceği konusuna vurgu yaparak, birinin bir kitap yazması durumunda o kitabın bir dil kurumundan onay almasıyla hiç kimsenin itiraz etme durumunun olmadığını belirtti.

Hazırlayan: Eymen Erbiloğlu

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.